- Kasım 15, 2024
- Yayınlayan: SMMM Armağan Yörük
- Kategori: Merak Ettikleriniz?
Ticari hayatta aktif olan işletmelerin en önemli sorumluluklarından biri vergi ödemektir. Elbette vergi sadece işletmelerin yükümlü olduğu bir durum değildir. Maddi değere sahip her şey için ödenmekte olan vergi, kendi içerisinde farklı terimlere sahiptir. Bunlardan biri de tarhtır. Vergi mükelleflerinin belirli bir vergi türünden kaynaklanmakta olan vergi borçlarının belirlenip hesaplandığı ve tahsilat için kayda alındığı işlem ya da süreç, tarh olarak adlandırılır.
İdarece vergi tarhı ya da verginin idarece tarhı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 29’uncu ve 30’uncu maddeleri dışında kalan durumlarda, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunlarıyla muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri ya da aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemelerinden dolayı zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belirlenmiş olan matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir. Bu durumda vergi, aynı kanunun 131’nci madesi mucibince tanzim edilen yoklama fişine müsteniden tarh olunmaktadır.
Bu şekilde tarh olunan vergilerle cezalarına ait ihbarnameler hem mükellefin bilinen adresine posta ile yollanmakta hem de mükellefin adını, soyadını, hesap numarasını, işini, adresini, tarh edilen verginin ve kesilen cezanın miktar ve cinsini gösterir bir ilan ile vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılmaktadır.
Verginin tahakkuku ve cezanın kesinleşmesi için geçmesi gereken vergi mahkemesinde dava açma süresi; mükellefin bilinen adresine tebligat yapıldığı durumda tebliğ tarihinden, aksi halde ise tutanakla tespit olunan ilan tarihinden başlamaktadır.
İdarece Tarh Ne Anlama Gelir?
Ülkemizde geçerli olan Vergi Usul Kanununun ilgili maddeleri; genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanmaktadır. Vergilendirmenin olmazsa olmaz koşulu ise vergi sorumluluğunun bulunmasıdır.
Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ya da tüzel kişi mükelleftir. Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi ise vergi sorumlusudur.
Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanmasını ve bu alacağın miktar itibarıyla tespit edilmesini sağlayan idari muamele olarak tanımlanabilir.
Verginin idarece tarhı ise mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemesi ya da aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemesi sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesi işlemi anlamına gelir.
İdarece vergi tarhı, vergi dairelerinin yapmış olduğu detaylı incelemeler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu süreci başlatan ise mükellefin vergi beyannamesinin detaylı bir incelemeye tabi tutulmasıdır. Vergi daireleri herhangi bir işletmenin giderlerini yanlış bir şekilde beyan ettiğini tespit ettiği takdirde idarece vergi tarhı işlemi için gerekli düzeltmeler yapılmaktadır. Mükellefin bu süreçte vergi dairesine başvurarak itiraz etmesi ya da daba açması söz konusu olabilir.
Verginin tarhına karşı dava açma süreci, mükelleflerin vergi dairelerinin kararlarına karşı hukuki yolları kullanma hakkını temsil etmektedir. Ancak süreci başlatmak için belirli bir süre vardır. Mükellef vergi idaresinin gerçekleştirdiği tarh işlemine itiraz etmek isterse, vergi mahkemesine başvurup daba açabilir. Bu süreçte mükellefin sandığı deliller ve argümanlar çok önemlidir. Vergi mahkemesi, tarafların argümanlarını değerlendirdikten sonra bir karara varmaktadır.
İdarece Tarh Hangi Durumlarda Uygulanır?
İdarece tarh, vergi otoritesinin vergi mükelleflerine dair vergi matrahını ya da miktarını kendi inisiyatifiyle tespit ettiği bir vergi tahsil yöntemi olma özelliğine sahiptir. Genellikle mükellefin beyan etmemesi ya da eksik beyanda bulunması gibi durumlarda idarece tarh uygulanır. İdare, vergiyi kendi incelemeleri sonucunda belirledikten sonra mükellefe tebliğ eder.
Kazançları basit usulde tespit edilen ticari kazanç sahipleriyle götürü gider usulünü seçen gayrimenkul sermaye iradı sahipleri; yanlarında çalıştırdıkları hizmet erbabının kanunda belirtilmiş olan süre içerisinde karne almasını ve karnelerinde yazılı olan vergilerini ödemesini sağlamakla yükümlüdür. Bu zorunluluklara uyulmaması hâlinde hizmet erbabının vergisi işveren namına idarece tarh olunmaktadır.
Buna ek olarak resmi dairelerin ilgili memurları Damga Vergisi Kanunu’nun 26’cı maddesi kapsamında, kendilerine verilen kağıtlaırn damga vergisini aramak, vergisi ödenmemiş ya da eksik ödenmiş olanları tespit ederek damga vergileri idarece tarh edilmek üzere vergi dairesine bildirmekle yükümlüdür.
İdari bir işlem olan tarh işlemi, genellikle veri otoriteleri ya da vergi idaresi tarafıdan yapılmaktadır. Herhangi bir vergi türüne tabi olan birey, şirket ya da diğer mükelleflerin vergi yükümlülükleri vergi dairesinde belirlenip hesaplanır. Bu işlemle vergi kanunları ve düzenlemelerine uygun bir şekilde tarh işlemi gerçekleştirilir.
Tarh işleminden önce vergi mükellefleri vergi beyannamelerini doldurarak ya da diğer vergi bildirimlerini yaparak vergi ödeme yükümlülüklerini beyan eder. Vergi dairesinde, bu beyanlarla birlikte sunulan bilgiler ve mevcut diğer kaynakların kullanılmasıyla tarh işlemi gerçekleştirilir. Tarh işlemi sonucunda mükellefin ne kadar vergi ödemesi gerektiği belirlenerek kayıt altına alınır.
Bununla birlikte dört farklı vergi tarhı türü bulunmaktadır. Vergi tarhı türlerinin hesaplanış ve uygulanışları farklıdır. Beyannameye dayalı tarh usulü, Türk vergi hukukunda ana yöntem olarak kabul edilmektedir. Vergi mükelleflerinin kendi vergi beyannamelerini doldurması ve vergi idaresine ibraz ederek vergi borçlarını beyan etmesi, verginin de bu beyana göre tahsil edilmesi işlemidir. Bu yöntemde vergi mükellefleri gelir, gider, kazanç, zarar ve diğer vergi unsurlarını belirtip vergi borçlarını hesaplar.
Vergi mükellefi genellikle belirli bir dönemde gelir, kurumlar ya da KDV gibi belirli bir vergi türüne ilişkin vergi beyannamesini doldurur. Beyannamede mükellefin geliri, harcamaları, kazancı ve diğer vergi unsurları ayrıntılı bir şekilde açıklanır. Vergi dairesi mükellefin ibraz ettiği beyannameyi inceler. Beyan edilen bilgilerin eksiksiz ve doğru olup olmadığını değerlendirir. Bilgilerin tutarlılığı ve uygunluğu kontrol edilir. Vergi dairesi, mükellefin beyan ettiği bilgilere dayalı olmak kaydıyla vergi borcunu hesaplar. Gelir vergisi durumunda gelir, muafiyetler, harcamalar ve diğer unsurlar göz önünde bulundurularak vergi miktarı hesaplanır. Daha sonra hesaplanan vergi miktarının mükellef tarafından ödenmesi talep edilir. Mükellef vergi ödemesini yapar ve bu ödeme vergi idaresi tarafından kayıt altına alınır.
İkmalen tarh, vergi idaresinin vergi mükelleflerinden ek bilgi ya da düzeltme talep ettiği ve bu bilgiler doğrultusunda vergi borçlarını yeniden hesapladığı tarh türüdür. Mükellefin kendi beyanının ardından mükellefin isteğiyle ya da vergi dairesinin talebiyle uygulanan ikmalen tarh; eksik ya da yanlış beyan edilmiş vergi unsurlarının düzeltilmesi ya da tamamlanması amacıyla uygulanır.
Re’sen tarh; vergi idaresi tarafından vergi mükellefinin beyan etmediği ya da eksik beyan ettiği vergi unsurlarını kendi inceleme ve tahminleri doğrultusunda tahakkuk ettirme işlemi olarak tanımlanabilir. Vergi incelemesi yapmak üzere takdir komisyonları devreye girer. Mükellefin kendi isteği dışında gerçekleşen re’sen tarh işleminde mükellefin inisiyatifi gerekmez.