SMMM Armağan Yörük

 

Arapça kökenli bir kelime olan iştirak; bir işte ortak olma, paydaşlık etme anlamına gelir. Bir şirketin bir başka şirketin sermayesine ortak olması, sermayesinde payını olması gibi durumlar için de iştirak kelimesi kullanılır.

Birliktelik, paydaşlık, ortak oluş anlamına gelen iştirak kelimesi aslında son derece popüler bir ticari terimdir. Sermayelerinde payları olan şirketleri ifade etme amacıyla ticari hayatta sıklıkla kullanılır. Yatırım için şirketlere ideal çözümler sunan ortaklık, pay oranına bağlı olarak farklı türlere sahiptir.

Şirketler genellikle kâr marjlarını artırabilmek için yeterli düzeyin üstündeki varlıklarıyla diğer firmaların sermayelerine ortak olmaktadır. İştirak, mevcut hizmetlerden ve ürünlerden kâr edebilmek, bunların değerini artırabilmek için de gündeme gelebilir. Şirketlerin sermayelerine ortak olarak yatırım yapmak anlamına gelen iştirak, günümüzde pek çok firmanın sıklıkla tercih etttiği bir durumdur. Daha önce de belirttiğimiz üzere bir firmanın diğerinin sermayesinde bulunan payına göre iştirak türünde değişiklik olabilir.

İştirak ile birlikte anılan diğer bir terim ise iştirakçidir. Ortaklık eden kişiye ya da kuruma iştirakçi denilmektedir. Bu kavramın geçerlilik kazanabilmesi için ortaklık oranı %10 ila %50 arasında değişiklik göstermesi gerekir. Şirketlerin, ihtiyaç duyduklarının üzerindeki fonlarla diğer işletmelerin sermayesine ortak olduğu bu eylemin itici gücü ise temel olarak iyi bir getiri elde edebilmektir.

İştirak Amaçları Nelerdir?

İştirak kavramı detaylı bir şekilde incelendiğinde şirketlerin iştirak amaçlarının birden çok olduğu görülebilir. Günümüzde iştirak şirketlerin pazar payını artırması, sektörel çeşitlilik kazanması ve yenilikçi teknolojilere erişmesi için temel bir araç hâline gelmiştir.

Şirketler iştirakler sayesinde rekabetçi bir avantaj elde etmekte, yeni pazarlara daha hızlı ve etkili bir şekilde giriş yapabilmektedir. İştirakler aracılığıyla edinilen bilgi ve deneyimler ile şirketin ana faaliyet alanlarına yenilikçi yaklaşımlar getirmek, ürün ve hizmetlerin kalitesini artırmak mümkün olabilir. Örnek olarak bir teknoloji şirketi iştirak yoluyla yapay zeka girişimine yatırım yapabilir, yeni teknolojiyi kendi iş süreçlerine entegre ederek operasyonel verimliliğini büyük ölçüde optimize edebilir.

İştirakler aynı zamanda şirketlerin risk yönetimi stratejilerinde de kritik bir role sahiptir. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerle yapılan iştirakler; pazar dalgalanmalarına karşı koruma sağlar, tek bir sektöre olan bağımlılığı azaltarak finansal istikrarı güçlendirir. Bu tür yatırımlar ile şirketin toplam yatırım portföyünü genişletmek ve olası ekonomik sıkıntılar karşısında daha dayanıklı bir yapı oluşturmak mümkün olabilir.

Ortaklıkların en önemli amaçlarından biri, şirketlerin ellerindeki fazla varlıklarla kâr etme isteğidir. Aynı zamanda şirketler sermayesine ortak olacakları firmanın özelliklerine de çok dikkat eder. Çünkü şirketler kendi hizmetlerini ve ürünlerini geliştirme kapasitesini artırmaya odaklanır. Bu kapasiteyi artırabilecekleri bir şirket bulduklarında ise sermayeye ortak olma kararı alır. Üstelik bu yatırım türü sayesinde ürünler ve hizmetler daha değerli bir hâle gelebilir.

Geldiğimiz noktada iştirakler şirketlerin büyüme ve gelişme yolculuğundaki önemli kilometre taşları olma özelliğine sahiptir. Doğru yönetilmesi hâlinde hem finansal güç sağlar hem de şirketlerin endüstri içerisindeki rekabet gücünü artırır.

İştirak Türleri Nelerdir?

İştirakler yatırım yapılan şirket üzerindeki kontrol seviyesine göre çeşitlenmektedir. Söz konusu çeşitlilik ise işletmelerin stratejik hedeflerine göre şekillenmekte ve genellikle iki ana kategori altında incelenmektedir. Bunlar bağlı ortaklık ve bağımsız ortaklık olarak adlandırılır.

Bağlı ortaklık, ana şirketin ortaklık kurduğu şirkette %50’den fazla oy hakkında sahip olması durumudur. Hem doğrudan hem dolaylı yollardan bağlı ortaklık kurulabilir. Banka Kanunu’na ve Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına göre birbirleriyle bağlı ortaklık kurmuş olan şirketler her ne kadar hukuki açıdan ayrı birer şirket olsa da, tek bir finansal grup olarak değerlendirmeye alınır.

Büyük şirketler genellikle yeni bir şirketle giriş yapmanın çeşitli nedenlerle zorluklar barındırdığı pazarlara girmek için bağlı ortaklık kurmayı tercih edebilir. Ana şirket, iştiraki olan şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu atama ve istediği zaman değiştirme gücüne sahip olduğundan hem finansal kararlarda hem de işletmenin genelini ilgilendiren konularda uygulanacak olan stratejileri belirleme hakkını da elde eder.

Bağımsız ortaklık ise ana şirketin ortalık kurduğu şirkette %50’den daha fazla oy hakkına sahip olması durumu olarak tanımlanabilir. İki şirketin karşılıklı olarak birbirlerinin hisselerinin en az %25’ine sahip olması ise karşılıklı iştirak olarak adlandırılır. Bağımsız ortaklıklarda yönetim kurulu çoğunluğu iştirak kurulan şirketin kontrolünde kaldığından alınacak kararlarda ana şirketin etkisi sınırlı olur.

İştirakler Hesabı Nedir ve Ne İçin Kullanılmaktadır?

Şirketlerin iştirakte bulunduğu şirketlerin yönetim süreçlerine katılmak üzere sahip olduğu ortaklık payı ve pay senetlerinin izlendiği hesaplar, iştirakler hesabı olarak adlandırılır. İştirakler; tam ve dar mükelleflerin sahip olduğu anonim şirketlerin hisseleri, sermayesi hisselere ayrılmış komandit şirketlere ait ortaklık payları, limited şirketlere ait iştirak hisseleri ile iş ortaklıkları ve adi ortalıklara ait ortaklık paylarını ifade eder.

Kurumların tam mükellefiyete dahil diğer bir kurumun sermayesine iştiraklerden elde edilen kazançlar, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8.maddesine göre kurumlar vergisinden istisna olmaktadır. Çünkü istisna kapsamına alınan kazanç, kazancın geldiği ilk kurumlarda kurumlar vergisine ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6 maddesinde stopaja dahil olmuştur.

İştiraklerin satımından elde edilen kazanç ise kurumlar vergisine dahil edilir. İştirak için sermaye taahhüdünde bulunduğunda veya hisse senedi alındığında, iştirakler hesabına borç ve elden çıkarılmasında alacak kaydedilir. Sermaye taahhüdü şeklinde gerçekleştirilen iştirakte, taahhüt edilen iştirak sermaye miktarı bu hesaba borç ve 243 İştirakler Sermaye Taahhütleri hesabına alacak kaydedilir. İştirak hisse senedi alımı gerçekleştiğinde ise bu hesaba borç, ödeme araçlarına ise alacak olarak kaydedilmektedir. Bu hesaba borç kalanı vermekte, hesabın kalanı ise mevcut iştiraklerin tutarını göstermektedir.

Şirketlerin en az 2 tam yıl boyunca aktiflerinde dahil olan iştirak hisselerinin satışından gelen ve sermayeye eklenmesi kararlaştırılan kazançlar 01.01.2005 tarihli Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesi’nin 12. bendi gereğince vergiden istisna edilmiş bulunmaktadır. Sermayeye eklenme işleminin ise satışın yapıldığı seneyi izleyen ikinci takvim senesinin sonuna kadar gerçekleşmesi şarttır. Bu zaman içerisinde sermayeye eklenmeyen kazanç kısmı için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler zayi olmuş sayılmaktadır. Menkul kıymet ticaretiyle ilgilenen kurumların bu sebeple ellerinde bulundurduğu değerlerin satışından gelen kazançlar istisna kapsamı dışında tutulmaktadır.

Karşılıklı İştirak Ne Demek?

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlemeye tabi tutulan karşılıklı iştirak, köpük sermaye yaratmak ve şirket yönetiminde zafiyete yol açmak gibi olumsuzluklara neden olabileceği için bazı koşullarla yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır.

Karşılıklı iştirak genel olarak iki şirketin birbirinin sermayesine iştirak etmesi durumunu ifade eder. Kollektif şirket haricindeki ticaret şirketlerinin ortakları tüzel kişi olabileceği için bir şirket, bir başka şirketin sermayesine iştirak ederek onun ortağı hâline gelebilir. Kendisine iştirak edilen şirket ise kendisinin ortağı konumundaki şirkete iştirak ederse, bu durumda her iki şirket birbirinin sermayesine iştirak etmiş olacaktır. Böylece genel anlamda karşılıklı iştirak durumu ortaya çıkmaktadır.

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında sermaye şirketlerinde karşılıklı iştirak durumunu ilgilendiren bazı önemli hükümler yer almaktadır. Söz konusu düzenlemeler temel olarak karşılıklı iştiraki caydırıcı bir yaklaşım içermete ve karşılıklı iştirak durumunda pay sahipliğine bağlı çeşitli hakların donması gibi yaptırımlar öngörmektedir. Bunun nedeni ise karşılıklı iştirak durumunun çeşitli açılardan sakıncalara neden olabilmesidir.

İştirak Hisseleri Nedir?

İşletmenin doğrudan ya da dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine katılma amacıyla edindiği hisse senetleri ya da ortaklık payları, iştirak olarak adlandırılır. İştirak hisselerinin satışından elde edilen kazanın tespiti ve vergilendirilmesi sürecinde iki farklı düzenleme söz konusudur. Bunlar GVK’nun 38.maddesine eklenen maliyet bedeli artırımına ilişkin hüküm ve KVK’nun Geçici 28.maddesinde düzenlenen kurumlar vergisi istisnasına ilişkin hükümdür.

Her iki müessese de kurumların (38.madde hükmü gelir vergisi mükellefleri için de geçerlidir.) iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazancı kısmen ya da tamamen vergi dışında tutmayı hedeflemektedir.

Hisse senetleri alış bedeli ile değerlendirilmektedir. Vergi Usul Kanunu’nda alış bedelinin bir tanımı yapılmamış olsa da; alış bedeli, herhangi bir iktisadi kıymetin satın alınması dolayısıyla satıcıya ödenen ya da borçlanılan bedel olarak ifade edilebilir. Bu kapsamda alış bedeli maliyet bedelinden farklıdır.

inscription-affiliate-marketing-near-office-supplies-business-concept-motivation_192941-1280.jpg



Bir yanıt yazın

Open chat
1
Scan the code
Merhaba,
Nasıl yardımcı olabilirim?