SMMM Armağan Yörük

 

Ticari hayatta faaliyet gösteren şirketler, sektörlerinden bağımsız olmak kaydıyla şirket türüne göre belirli vergileri ödemekle yükümlüdür. Kurumlar vergisi ise ülkemizde ticari, sınai, tarımsal ya da kazanç getiren farklı iş alanlarında faaliyet göstermekte olan sermaye şirketlerinin ödemek zorunda olduğu verdilerin başında gelir.

Kurumlar vergisi, kurumların kazançlarına göre hesaplanır ve ödenir. Kurumların bir yıl boyunca elde ettiği kazançlar kurumlar vergisi hesaplamalarında baz alınır. Bu nedenle kurumlar vergisi, gelir üzerinden alınan vergilerden biridir.

Ülkemizde sermaye şirketleri kurumlar vergisine tabi olmakla birlikte şahıs şirketlerinin kurumlar vergisi ödeme yükümlülüğü bulunmaz. Kurumlar vergisi mükellefleri yıllık kazançları için tek bir beyanname sunar. Birden çok şubesi olan şirketler, her biri için ayrı kurumlar vergisi ödenek yerine tek bir ödeme yapar. Diğer bir deyişle kurumlar vergisi ödemesi toplam kazanç üzerinden yapılır.

Ülkemizde yürürlükte olan kurumlar vergisi oranları hakkında 7456 Sayılı Kanun ile önemli değişiklikler yapılmıştır. 1 Ekim 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla kurumlar vergisi oranı %20’den %25’e yükseltilmiştir. Finans sektöründe faaliyet gösteren bankalar ve belirli finansal kuruluşlar için ise %30 olarak güncellenmiştir.

İhracat yapan kurumlar için ise münhasıran ihracattan elde edilen kazançlara uygulanmakta olan kurumlar vergisi oranı, 2023 yılı ve sonrasındaki vergilendirme dönemlerinde teşvik amacıyla 5 puan indirimli olarak uygulanacak şekilde düzenlenmiştir. Kurumlar vergisi 2024 oranı ise Resmi Gazete’de duyurulduğu üzere %25 olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Kurumlar Vergisini Kimler Ödemek Zorundadır?

Yasal olarak kurum statüsünde olanlar, kurumsal vergisini ödemekle yükümlüdür. Şahıs şirketlerinin ise kurumlar vergisi ödeme yükümlülüğü yoktur. Kurumlar vergisi ödemekle yükümlü olanlar şu şekilde sıralanabilir:

Kooperatifler,

Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler gibi sermaye şirketleri,

Iktisadi kamu kuruluşları,

Dernek ya da vakıflara ait iktisadi işletmeler,

İş ortaklıkları.

Sermaye şirketleri kurumlar vergisi mükellefleri arasında önemli bir yer tutar. Anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler gibi farklı türler sermaye şirketleri arasında yer alır. Bu şirketler, elde ettikleri kâr üzerinden kurumlar vergisi ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Sermaye şirketlerinin vergilendirilmesi sürecinde şirketlerin muhasebe kayıtları, giderleri, muafiyetleri ve indirimleri dikkate alınmak kaydıyla net vergilendirilebilir gelirler hesaplanır.

İktisadi kamu kuruluşları da kurumlar vergisi mükellefidir. Bunlar, devlete ait ya da kamu yararına çalışarak ticari faaliyette bulunan kurumlar olarak tanımlanabilir. İktisadi kamu kuruluşları, kâr amacı güden ticari faaliyetlerinden elde ettikleri gelir üzerinden kurumlar vergisine tabi olur.

İş ortaklıkları, genellikle belirli bir iş ya da proje için bir araya gelen iki ya da daha fazla sayıda şirketin oluşturduğu geçici ortak girişimler olarak ifade edilebilir. İş ortaklıklarında, ortaklıkta elde edilen kârdan her bir ortağın payına düşen kısım üzerinden vergilendirme yapılır.

Dernekler ya da vakıflara ait işletmeler, bir dernek ya da vakfın sahip olduğu ve ticari faaliyetlerde bulunan kuruluşlar olma özelliğine sahiptir. Bunlar, ticari faaliyetlerinden elde ettikleri kâr üzerinden kurumlar vergisi ödemekle mükelleftir. Bu tür işletmelerin vergi indirimleri ve muafiyetleri, söz konusu işletmelerin kamu yararına çalışma niteliklerine bağlı olarak farklılık gösterebilir.

Üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve kültürel gereksininlerini karşılama amacıyla kurulan ve üyeleri tarafından yönetilen örgütlenmeler kooperatif olarak adlandırılır. Kooperatifler, ticari faaliyetlerinden elde ettikleri gelir üzerinden kurumlar vergisine tabidir.

Tam Mükellefiyet ve Dar Mükellefiyet Nedir?

Ülkemizde sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları ve daha pek çok kurum vergi mükellefi olmakla birlikte ticari kazanç elde eden her gerçek ya da tüzel kişinin aynı vergilendirme politikalarına tabi tutulması söz konusu değildir. Buradaki en önemli ayrımlardan biri mükellefiyet türüdür.

Türkiye’de ikamet etmeyen ve bir takvim yılı içinde Türkiye’de altın aydan daha uzun süreyle bulunmayan gerçek kişiler dar mükelleftir. Dar mükellefler yalnızca Türkiye’de elde ettikleri gelir ve kazançlar üzerinden vergilendirilmekte olup başka ülkelerde elde ettikleri gelirleri Türkiye’de beyan etme zorunlulukları bulunmaz.

Türkiye’de ya da merkezi Türkiye’de bulunan özel sektör kuruluşlarıyla bağlantılı olarak yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları ve bu durum dışında altı aydan uzun süredir yurt dışında bulunanlar ise Türkiye’de elde ettikleri kazanç üzerinden vergilendirilir.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde belirtilmiş bulunan kurumlardan kanuni merkezi ya da iş merkezi Türkiye’de olanlar hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında elde ettiklerin kazançların tamamı üzerinden vergilendirilmekte olup bu durum tam mükellefiyet olarak adlandırılmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 3. maddesine göre Türkiye’de yerleşmiş olanlarla resmi daire ya da müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ya da teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı ülkelerde oturan Türk vatandaşları ise Türkiye sınırları içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilir.

Söz konusu kişilerin bulundukları ülkelerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla gelir vergisine ya da bir başka vergiye tabi tutulmuş olmaları hâlinde ise sözü edilen kazançları ya da iratları üzerinden vergilendirme yapılamamaktadır.

Kurumlar Vergisi Tarhı Nedir?

Vergi mükelleflerinin belirli bir vergi türünden kaynaklanmakta olan vergi borçlarının belirlenip hesaplandığı ve tahsilat için kayda alındığı işlem ya da süreç, tarh olarak adlandırılır. Vergide tarh; vergi borcunun belirlendiği, hesaplandığı ve tahakkuk edildiği bir süreci ifade etmektedir. Vergi mükelleflerinin belirli bir vergi türünde ne kadar vergi ödeme yapması gerektiğinin belirlendiği ve hesaplandığı bu işlem, aynı zamanda vergi tahsilatının da temelini oluşturmaktadır.

Kurumlar vergisi; ülkemizde yürürlükte bulunan Kurumlar Vergisi Kanununa göre beyannamenin verilmiş olduğu vergi dairesi tarafından mükellef olanların tüzel kişiliği adına; iktisadi işletmelerden tüzel kişiliğe haiz olmayanlar için bağlı bulundukları kamu tüzel kişileri veya dernek ya da vakıf adına; iş ortaklıklarında ise verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla yönetici ortak ya da ortaklardan herhangi birisi adına tarh olunmaktadır.

Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergisi ise bunlar hesabına Türkiye’deki müdür ya da temsilcileri; müdür ya da temsilcileri bulunmuyorsa kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunmaktadır.

Kurumlar vergisi, bağlı bulunulan vergi dairesine beyannamenin verildiği günde; beyannamenin postayla gönderildiği durumlarda ise vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde tarh edilmektedir.

wooden-surface-white-calculator-white-paper-clips-white-card-with-text-agm-annual-general-meeting_380694-3220.jpg



Bir yanıt yazın

Open chat
1
Scan the code
Merhaba,
Nasıl yardımcı olabilirim?